Bu kentte doğdum, burada büyüdüm.
Eğitimimi bu kentte gördüm.
Mesleğe burada başladım.
Hatta kısa dönem askerliğimin acemilik bölümünü de Etimesgut'ta yaptım.
Oğlum bu kentte dünyaya geldi...
Kısacası ben ANKARALI'YIM.
Bu kentteki en küçük bir olumsuzluk canımı acıtır...
Spor aşığıyım...
1986 yılından bu yana da spor gazetecisiyim...
Bu kentin değerlerinin, takımlarının, Ankaragücü'nün, Gençlerbirliği'nin kılına zarar gelirse canım yanar.
Gündemimizin en yakıcı maddesi olan Ankaragücü, lige yeniden yükseldiği 1981 yılından bu yana kendi yağıyla yoğuruluyordu.
Tarihinin en büyük borç batağına sürüklendiği geçen sezon da ligi 41 puanla 13. sırada bitirdiğini hemen
belirtelim.
Öyle ya da böyle ligde kalıyor, zaman zaman da iyi dereceler alıyordu...
Sonra birgün birileri çıkıp, camianın gözlerini boyayıp, "Büyüüükkkk büyük" hedefler gösterip, borcu kocaman rakamlara yükseltip, takımı her şeyiyle ele geçiremeyince bahaneler üretip yüzüstü bırakıp gitti.
Giderken de kulübün geleceği ile ilgili kehanette bulundu:
"Bu takım 3 yılda amatör kümeye düşer..."
Bir bildiğiniz mi var? diye sorarlar adama...
Üstüne üstlük şampiyonluk vaadi ile gelip ligi 13. sırada tamamlayıp 100 yılı aşkın bir geçmişi olan kulübü
içinden çıkılmaz sorunlar yumağı haline getirip, yeni parayla milyonlarca lira borçlandırıp gittikten sonra.
Şimdi de kerameti kendinden menkul, nasıl koltuğa oturduğu herkesçe bilinen, başkancılık oynayan ve o makamda birgün daha kalabilmek için çırpınan birisi...
Hem de tribünden geldiğini, Ankaragücü sevgisinin anlamının kendisi için büyük olduğunu söylüyor ve ekliyor:
"Şu olursa, bu olmazsa deprem olur..."
Oradan buradan çekiştirmeler, hırpalamalar devam ederse en fazla ne olur?
Türk futbolunda örnekleri var...
Çılgın aşığın dediği gibi "Ya benimsin ya kara toprağın" olur...
Kahinin temennisi gerçekleşir, kulüp amatör kümeye kadar düşer...
Sonra ne olur?
Bu kentte çağdaş Türkiye Cumhuriyeti yoktan var edildi...
Ankara'nın bir değeri olan Ankaragücü de yeniden şanla şerefle mücadelesini verip, lige yükselir...
İyi bilinsin, zaten tanıyan tanır.
Hiç kimsenin adamı, şucu ya da bucu değilim.
Ama şu gerçeği herkesin bilmesini isterim...
Oradan buradan çekiştirmeler son bulmazsa, çözüm için birliktelik sağlanamazsa "Yorgan gider kavga biter" ancak o muhterislerin bir daha da, değil bu kulübün kapısından içeri girmek, tribünlerine gidecek yüzleri bile kalmaz.
Son söz olarak; kısa sürede, sorunları çözecek dirayetli bir yönetimin oluşmaması halinde Ankaragücü için her şey bitmiş olacak.
Yorumlar
Yorum Gönder